O iskeletin sırrı çözüldü

Şili’deki Atacama Çölü’nde 2003’te bulunan ‘Ata’ adlı 15 santimlik mumyalanmış iskeletin uzun süredir bazı kesimlerce savunulduğu gibi bir uzaylıya değil, genetik mutasyonlara uğramış bir insan fetüsüne ait olduğu bilim insanlarının yaklaşık 5 yıllık araştırması sonucunda ortaya çıktı.

Bilim insanları uzun süredir ‘dünya dışı bir canlıya’ ait olduğu iddiaları ile gündeme gelen Şili’nin Atacama Çölü’nde bulunan mumyalanmış iskeletin sırrını çözdü.

Kaliforniya Üniversitesi, San Fransisco Üniversitesi ve Stanford Üniversitesi’nden araştırmacıların 5 yıllık çalışması sonucunda 2003 yılında bulunan ve bulunduğu yere atıfla ‘Ata’ olarak adlandırılan iskeletin ‘daha önce bilinmeyen ağır genetik mutasyonlara uğramış bir insan fetüsüne’ ait olduğu açıklandı.

Araştırmanın sonuçları ‘Genome Research’ adlı bilimsel dergide de yayımlandı.

12 YERİNE 10 KABURGASI VAR, KEMİK YAPISI 6 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUĞUNKİNE EŞ DEĞER

15 santimetre boyundaki iskelet bir deri kese içinde, terk edilmiş bir kilisenin yakınında bulunmuştu. İskeletin 1970’li yıllarda öldüğünün belirlendiği belirtilmişti.

Uzaylıların varlığına inananlar ise  uzun süredir Ata’nın dünya dışı varlığa ait bir iskelet olduğunu savunuyordu.

Bunlar arasında Ata hakkında ‘Sirius’ adlı bir belgesel de çeken araştırmacı Steven Greeer de vardı.

Uzun bir kafatasına ve eğimli göz çukurlarına sahip mumyalanmış iskelet normalde 12 olması gerekirken 10 adet kaburga kemiğine sahip. Ayrıca 15 santimetre boyunda olmasına karşın kemik yapısı 6 yaşındaki bir çocuğunkine eş değer.

​İSKELETİN İNSAN FETÜSÜNE AİT OLDUĞU DNA ARAŞTIRMASI SAYESİNDE TESPİT EDİLDİ

İskelet bulunduktan sonra önce karaborsada satılmış ve son olarak İspanyol bir iş adamının eline geçmişti.

Stanford Üniversitesi’nden mikrobiyolog Dr. Garry Nolan iskeletin varlığını bir arkadaşından duyduktan sonra bu gizemin kaynağını çözmek için harekete geçtiğini anlattı.

Nolan “Bu türe bakıp da bunun ilginç olmadığını söyleyemezsiniz. Epey dramatik. O nedenle arkadaşıma ‘Bak bu ne olursa olsun, eğer DNA’sı varsa analizleri yapabilirim dedim’ diye konuştu.

Sirius belgeselinin yapımcılarıyla iletişim kurduktan sonra da kendisi ve meslektaşlarının iskelet üzeridne analizleri yapmaya başladığını kaydeden Dr. Nolan ilk olarak incelemeler sonucunda ‘iskeletin bir dişi insan fetüsüne ait olduğunu kesin olarak belirlediklerini’ ve fetüsün Amerikan yerlisi ve Avrupalı ataları olduğunu tespit ettiklerini belirtti.

Araştırmanın sonraki aşamasında ekibe katılan Dr. Atul Butte’nin de yardımıyla iskeletin uzaylıyı andıran görünümünde genetik faktörlerin rol oynadığı ortaya çıktı.

İSKELETİN UZAYLIYI ANDIRAN GÖRÜNÜMÜNE CÜCELİK, KEMİK VE BÜYÜME BOZUKLUKLARI YOL AÇMIŞ

Araştırmada son DNA teknolojisini kullanan ekip iskeletin cüceliğin yanı sıra çeşitli kemik ve büyüme bozukluğu bağlantılı nadir görülen genetik mutasyonlar nedeniyle bu olağandışı görünüme kavuştuğunu belirledi.

Araştırmada daha önce bilim dünyası tarafından bilinmeyen ve kemik hastlıklarına yol açtığı varsayılan 4 adet genetik mutasyon da tespit edildi.

Bu prematüre kemik yaşlanması ve diğer kemik bozukluklarına yol açan genetik rahatsızlıklar Ata’nın olduğundan daha yaşlı bir kemik yapısına sahipmiş gibi gözükmesine yol açtı.

Dr. Butte “Doktorlar hastalar ve aileleri için incelemeler yaparken genellikle tek bir neden arar. Bu çok nadir ya da olağandışı bir mutasyon olabilir. Ancak bu vakada biz birkaç şeyin yolunda gitmediğinden epey eminiz”  dedi. (Sputnik)