YAZARLAR

Slide thumbnail

Slide thumbnail

27.000

Zorluğuyla-kolaylığıyla, karamsarlığıyla-iyimserliğiyle, cesaretsiziyle-cesaretlisiyle, oluruydusuyla-olmazıydısıyla, “bana göre en zor” 11’nci İstanbul Airshow 4 günün ardından kapılarını kapadı.

Böylesi bir atmosferde sahneye çıkan İstanbul Airshow’da bir ilk de yaşandı.

Ziyaretçi sayısında kendi rekorunu kırdı. Kapı giriş sayaçlarının verilerine göre dört gün boyunca fuarı 27.000 kişi ziyaret etti.

11’nci İstanbul Airshow’da dikkatimi çekense, ilk kez birinci gününde yabancı ziyaretçinin bu kadar yoğun olmasıydı.

Hani tam “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” dedirten cinstendi. Fuarı güvenli bulmadıkları için uçak getirmeyen üreticiler, kendi ülkelerinden gelen ziyaretçilerinin akınına uğradı. Neler kaçırdıklarını anlamaları fazla zaman almayacak.

Şimdi gelelim İstanbul Airshow’un en güzel tarafına..

Türkiye’nin “Milli uçak” projesinin aslında ne kadar da mümkün olabileceğini gözler önüne serdi bu fuar.

Şimdiye kadar hiç duymadığım, bilmediğim, görmediğim rakamı tam olarak bilmiyorum ama 100’ün üstünde yerli havacılık sanayii üreticisi ilk kez sahaya indi İstanbul Airshow’da.

Turkish Technic’in yaptıklarını biliyorduk ama; Koltuk kemerinden, iniş takımına, uçak zemin halısından, tavan bagaj alanına, kablosundan, bataryasına, kısaca bir uçakta olması gereken ne varsa hepsi yerli üreticilerin yapabilirliğiyle çıktı karşımıza.

Üstelik tüm bu yerli üretimi FAA ve EASA yetkisiyle sertifikalandıracak olan Türk şirket TRACES’i de karşımda görünce, tamam dedim, budur.

Türkiye’nin “devşirme” uçağı değil, tam anlamıyla kendi uçağını yapması ve her türlü üretim desteğini alması için önünde hiçbir engel olmadığının açık kanıtı oldu 11’nci İstanbul Airshow.

Bence ok yaya oturmuştur artık. Sıra çıkmasında. Ve iddia ediyorum o ok da hedefine 12’den oturacaktır.

Bu yerli üreticilerle havada aşılamayacak bir engel olmadığını ortaya fazlasıyla koydu İstanbul Airshow. Yerli üreticilerin kabına sığamadıklarını da.

Kesin tavsiyem; Sertifikasını alan her üretici yurt dışındaki airshow’ları kaçırmayın. Çıkın dünya havacılık arenasına, mesela 70 dolara satılan koltuk kemerinin yüksek kalitede Türk üretimiyle 30 dolara satılabileceğini koyun önlerine.

Not edin bir kenara, Türk tedarikçilerin üretim gücü-kalitesi dünya havacılık endüstrisini fena karıştıracak.

11’nci İstanbul Airshow’un ortaya koyduğu budur.

FUARIN KAHRAMANLARI

Kuşkusuz kimsenin itirazı yok ki, 11. İstanbul Airshow bu yıl kapılarını zor şartlar altında açtı. Fuara uçaklarıyla katılacak üreticiler, uçaklarını sergilemekten vaz geçip, “fuardan vaz geçemeyince” daha korunaklı olduğunu düşündükleri çadırı tercih etti.

Ama iki şirket çıktı ve, “burası havacılık fuarıysa burada uçak olur, biz geliyoruz” dedi.

O şirketlerden Dassault’un Türkiye temsilcisi olan Soylu Air’in sahibi Alişan Soylu üç motorlu Falcon 7X ve çift motorlu 2000LXS tipi dünya genelinde tercih edilen iki uçağıyla 4 gün boyunca fuardaydı.

Bir diğeri ise, Pilatus PC12’nin Türkiye temsilcisi AMAC Aerospace’in sahibi Kadri Muhiddin’di. Pilatus PC12’siyle fuarda yerini aldı.

2016 İstanbul Airshow’da alkışlar Alişan Soylu ve Kadri Muhiddin’e.

Hepinize iyi uçuşlar olsun..

Yazarın Diğer Yazıları