2016 yılını hafızalarımızdan kazımamız kesinlikle mümkün olmayacak. Tek umudumsa biran önce normale dönebilmemiz yolunda.

Sektörel krizler, 15 Temmuz gecesi toplum olarak karşılaştığımız tehlikenin yanında kuşkusuz çok daha küçük kalır fakat gelecek, gelecekse eğer bundan sonrasında neler yapılabileceğine odaklanmalıyız.

Havacılık sektörünün bu rüzgarda türbülansı sert olacak gibi gözükürken en büyük etki THY’nin kanatlarında gibi duruyor.

Amerika ve Avrupalı yolcuların transitte ağırlıklı tercihi olan THY ilk sıkıntısını FAA’in 15 Temmuz gecesinin sonrasında koyduğu yasakla yaşadı.

Dışişleri ve THY’nin tüm tepe yönetiminin yoğun çabaları neyse ki kısa sürede sonuç verdi ve yasak kaldırıldı.

Fakat o kadarı bile ciddi etki yarattı. Parlayan yıldızın önüne bulut girmesine neden oldu.

Üstelik Atatürk Havalimanı patlamasının daha barut kokuları ortadan kalkmadan yaşandı bu büyük hainlik.

Tam Rusya krizi atlatıldı, Ortadoğu’da ilişkiler normale dönüyor, kayıp kabul ettiğimiz 2016’yı ucundan da olsa yine yakaladık derken, ülkemizin geleceğine kast eden hainler çıktı bu kez sahneye.

Kuşkusuz sıkıntılı günler var önümüzde, ama kısa sürede altından kalkacağımıza eminim.

Çünkü tankın önünde durma cesaretini gösteren, gece gündüz Demokrasi adına Türkiye’nin meydanlarında nöbet tutan bu millet, dünyaya Türkiye’nin nasıl bir ülke olduğu gerçeğini tüm samimiyetiyle sergiliyor.

Biz birbirimizle didişebiliriz, fakat iş başka hesapların içinde bizi paletlerin altına almaya kalktığında ezilmeyeceğimizi dünyaya sergiledik.

Ve bu fotoğrafta dünyanın gördüğü şudur; Türkiye Cumhuriyeti’nin paletler altına alınamayacak kadar özgür iradesi.

Bundan daha güçlü bir kanıtı var mıdır bu sıkıcı tünelden biran önce çıkacak olmamızın?

Enseyi karartmayalım, dün olanı unutmadan güçlü duralım, önümüzde doğan her taptaze güne sarılalım.

Hepinize iyi uçuşlar olsun..