YAZARLAR
BU RİSK GÖZE ALINIR MI?
07.05.2018
İstanbul’un 3. Havalimanı için geri sayım yaklaştıkça, heyecanı da bir başka olmaya başladı.
Şöyle ki..
Mesela ben hala THY’nin taşınma işini oldukça riskli görenlerdenim.
Geçelim 3.havlimanındaki eksikleri-gedikleri, her gün yapılacak uçuşların catering hizmetinin Atatürk Havalimanı’ndaki merkezinden taşınacak olması bile, bu kuşkuyu duymak için yeterlidir.
Öyle-böyle bir havayolundan bahsetmiyoruz çünkü. Karşımızdaki Türk Hava Yolları.
Dünya bizi hangi sloganla tanıyor?
“Dünyanın en çok noktasına uçan havayolu”yla.
Neden bahsettiğimi bilmem anlatabiliyor muyum?
Her gün dünyanın en çok noktasına uçan havayolumuzun mutfağı Atatürk Havalimanı’nda pişecek, uçakları 50 km ötede ki 3. Havalimanından uçacak.
Nasıl olacak bu?
Ben bunu mutfaksız eve benzetiyorum. Mutfaksız evde yemek önünüze nasıl konulacaksa, uçakta da öyle gelecek.
Ayrıca kargo hizmetleri de mecburen Atatürk Havalimanı’nda daha geçtiğimiz yakın zamanda açılan ve hakkını da verelim; Muhteşem antrepodan yapılacak.
Yani evinizde mutfak olmadığı gibi fazla eşyalarınızı koyacağınız deponuz da yok. Arada yine 50 km’lik mesafe var.
Ve üstelik günün hemen her saatinde trafiği yoğun olan bir bölgede bu 50 km’lik mesafe.
Uzun süre basın ekspres yolunun paralelinde oturan biri olarak, bunun mümkün olamayacağını düşünüyorum.
Gecenin 03’ünde bile bir kaza olduğunda o yolun saatlerce trafiğe tamamen kapandığına çok kez tanıklık etmişliğim vardır.
Yani, havalimanına giden yollar arasında her zaman riskli görürüm basın ekspres’i. E5 ne kadar yoğun olursa olsun, akar. Ama bu basın ekspres yolu durdu mu, durur! Böyle sevimsiz bir özelliği vardır.
Sadece bu iki önemli ayrıntı bile THY’nin 3.havlimanından operasyon yapmasının nasıl bir riski göze aldığının gerekçesidir diye düşünüyorum.
Altını çizerek söyleyeyim; 3.havalimanına karşı değilim. Yapıldı, oldu. 29 Ekim’de açılsın da, fakat o gün THY’nin 3.havalimanına taşınması fazlasıyla acele ediliyormuş gibi görünüyor.
En basit bu iki örnek bile THY’nin bir kez daha düşünmesini gerektirir.
Aklın yoluysa, 29 Ekim’de 3.havalimanı açıldıktan sonra eksiklerinin giderilmesi ve aylarca her türlü operasyon yapılıyormuş gibi simüle edildikten sonra “buyrun gelin” denilmesini söylüyor.
İçi inanılmaz risklerle dolu, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir taşınma operasyonunu hiç olmazsa en az riskle başlatmak doğrusu olmaz mı?
Özellikle THY’yi en sert rakipleri arasından sıyıran koşullar her neyse, yeni havalimanın da tamamlanıp simülasyonları bitmeden bu risk göze alınmamalı.
Yoksa taşınmak önemli değil. Planlar ortada. Karadan tırlarla, havadan uçaklarla hoop THY orada.
Ya sonrası nasıl olacak?
Vaz geçtim bizim ulaşımımızdan filan, uçak neredeyse oraya söylene söylene de olsa gidicez.
Burada önemli olan THY’nin başarısı ise, kesinlikle bir kez daha düşünülmesi gerekir.
Allah korusun diyorum ama 29 Ekim telaşesi bu haliyle THY’ye çok şey kaybettirir gibi duruyor.
Hepinize iyi uçuşlar olsun..