YAZARLAR
HAVACILIKTA GARİP OLAYLAR II
19.12.2021
KENDİ KURŞUNUYLA VURULAN PİLOT
21 Eylül 1956 da Grumman test pilotu Thomas W. Attridge Jr. F-11 Tiger uçağıyla kalkış yaptı. Test uçuşunda uçağın 20 milimetrelik yeni topu denenecekti. Atlantik okyanusundaki deniz atış sahasına vardı. 20.000 feet irtifadan dalışa geçti 13.000 feete geldiğinde tek rafel ateş etti. Bu rafelde 70 mermi atmıştı. Hemen after burner kullanarak yüksek süratli derin bir dalışa geçti ve 7.00 feete alçaldı. Bu irtifada tek rafel atış yaptı. Bu atışın arkasından uçağı titremeye başladı ve ön camında bir delik oluştu. Uçağa kuş çarptığını düşünerek hemen Grumman pistine yöneldi. Ancak motor devrini %78 in üzerine açtığında stall oluyordu. İnmeye karar verdi ancak motorun takat kaybından dolayı piste bir mil kala uçak yere vurdu. Thomas W. Attridge Jr. Ayak ve kaburga kemiklerindeki kırıklarla hayatta kaldı.
Grumman F-11 Tiger
Uçağın motorundan çıkarılan 20 mm lik top mermisi.
Kaza sonrası yapılan araştırmada, kuş çarpmasına rastlanılmadı. Yapılan detaylı incelemede Thomas W. Attridge Jr.’ In 13.000 feete attığı mermilerin hızına ulaşarak 7.000 feete kendisini vurduğu tespit edildi. Bir mermi motora bir mermi ön kanopiye bir mermi de uçağın burnuna isabet etmişti. Böylece Thomas W. Attridge Jr. Kendi kurşunuyla vurulan ilk pilot olarak tarihe geçti.
F-11 Tiger’ ın atış paternini açıklaması
20 Haziran 1973 de yine Grumman test pilotu Pete Purvis uçtuğu F-14 Tomcat uçağını kendi ateşlediği AIM-7E Sparrow füzesi ile vurdu. Ancak bu kez füzenin hatasıydı. Füze uçaktan çıkarken uçağın yakıt tankını parçaladı. Pete Purvis ve SSO William Sherman fırlatma sandalyesi ile atlayarak kurtuldular.
PİLOTSUZ UÇUŞ
Amerikan B-24 Liberator bombardıman uçaklarının kargo versiyonu C-87 Liberator Express olarak adlandırılır.
B-24 Liberator
9 Şubat 1943 de Amerikan Hava Kuvvetlerine bağlı C-87 Liberator Express kargo uçağı Azor adalarına gitmek için Palm Beach Hava üssünden kalkış yapar. Uçakta iki pilot ve altı yolcu bulunmaktadır. Uçak deniz üzerinde 9.000 feete tırmandığında kumandalarda ağırlaşma başlar. Diğer uçuş kumandalarında da titreşimler hisseden uçuş ekibi 90 mil uzaktayken geri dönme kararı alır. Titreşimlerin artması üzerine uçakta bulunan kargonun bir kısmı denize atılır. Uçak kumandaları aşırı ağırlaşmaya başlar ve uçak komutanı herkesin denize atlamasını emreder. Uçakta bulunan sekiz kişi denize atladıktan sonra uçakta bulunan bir kısım kargo da kendiliğinden denize dökülür. Bundan sonra ağırlığı azalan pilotsuz uçak kendine gelir ve güneybatıya doğru uçmaya başlar. Ve bu uçuş tam dört buçuk saat, 1300 mil sürer. Uçak ABD sınırını aşarak Meksika’ ya girer ve Zaragoza kenti yakınlarında bir dağa vurarak parçalanır. Denize atlayan sekiz yolcu tekneler tarafından kurtarılır ancak iki pilottan hiç haber alınamaz.
Bizde de buna benzer bir olay F-5 uçağında yaşandı. Gece atışında vertigo olan pilot atladı. Uçak yaklaşık kırkbeş dakika uçtuktan sonra yakıtın bitmesiyle düştü.
UYANIK PİLOT
1942 de Sovyet keşif pilotu S.Kuzniecov, Il-2 uçağıyla bir keşif görevinden dönerken Alman Messerschmitt Bf 109 Av uçaklarının saldırısına uğrar. Uçağı vurulur ancak bir ormanın kenarındaki düzlüğe uçağını indirmeyi başarır. O sırada kendisine saldıran bir Alman Messerschmitt Bf 109 uçağının aynı yere inişe geçtiğini görünce çalıların arasına saklanır. Alman uçağı iner ve pilotu muhtemelen ganimet, hediye gibi şeyler veya daha başka bir şey için Sovyet uçağını incelemeye başlar. Bunu fırsat bilen Sovyet pilotu çalılıklardan koşturarak Alman uçağına atlar ve uçağı kaldırarak kendi üssüne doğru uçmaya başlar.
Il-2 havada
Messerschmitt Bf 109
S.Kuzniecov’ un asıl sorunu kendi üssüne vardığında yaşar. Alman uçağını gören uçaksavar bataryaları ateş kusmaya başlar. S.Kuzniecov S’ler çizerek zoru başarır ve inişi gerçekleştirir. Kendisini esir almaya gelen Sovyet askerleri kendi yurttaşlarını görünce şaşırırlar. Bu olaydan sonra kendisine Sovyetler Birliğinin en büyük nişanı verilir. Ancak kendi birliklerinin uçaksavar ateşinden kurtulan S.Kuzniecov; 1944 de Alman uçaksavarlarından kurtulamaz. Gözlerine gelen mermilere rağmen uçağını dost topraklara indirir.
BİLİNMEYEN SON
21 October 1978 de Avuturalya’lı genç amatör pilot Frederick Valentich kısa bir uçuş için Melbourne’den kalktı. Cessna 182L uçağıyla Kral Adasına kısa bir uçuş yapacaktı.
Uçuş Rotası
Hava durumu güzeldi ve kalkıştan sonra herhangi bir anormallik yoktu. Melbourne hava trafik bölümüne gerekli raporları verdi. Bir süre sonra Melbourne’le şu son konuşmaları yaptı:
“Melbourne bin feet üzerimde garip bir uçak var metalik renkte ve orbit yapıyor.”
Mikrofon açık iki saniye geçtikten sonra
“Melbourne üzerimdeki cisim hala duruyor ancak bir uçak değil!”.
Frederick Valentich ve uçağının temsili resmi
Frederick Valentich‘ in kayboluşunu haber veren bir gazete
Frederick Valentich ve uçağı o günden sonra aylarca 2600 kilometre karelik alanda arandı ancak hiçbirşey bulunamadı. Yıllar sonra Cessna 182L uçağına ait bazı parçalar bulundu ancak bunların seri numaraları ve durumları incelendiğinde düşen uçağa ait olmadığı bilimsel olarak kanıtlandı. Yani Kayıp Malezya uçağı ilk değildi.
GELDİK Mİ?
21 Ekim 2009 da Northwest Havayollarına ait A-320 uçağı San Diego’dan 15:01 yerel saatte kalkış yaptı. Uçuşun varış noktası Minnesota idi. Kalkıştan iki saat sonra uçakla radyo bağlantısı kesildi. Uçağı tüm kanallardan arayan ancak cevap alamayan hava trafik ve radar istasyonları acil durum ilan ettiler. Durum Beyaz Saray acil durum odasına bildirildi. Önleme uçakları kalkış için scramble durumuna geçirildi. Uçak planlanan rotasında uçuyordu. Ancak alçalma noktasına geldiğinde alçalma gerçekleşmedi. Uçak iniş noktası olan Minnesota’yı 150 mil (280 km.) geçtikten sonra birden pilotlar konuşmaya başladılar. Yakıtları Minnesota’ya yetmeyeceği için geri dönerek Minnesota’nın 100 mil doğusundaki Wisconsin, Eau Claire havalimanına iniş yaptılar.
Olayın yaşandığı A-320 uçağı
NTSB (Ulusal Ulaşım Güvenliği Bürosu) derhal bir inceleme başlattı. Pilotlar önce birçok bahane uydursalar da sonunda gerçeği itiraf ettiler. Uçuşun ikinci saatinden sonra her iki pilotta kulaklıklarını omuza indirip şahsi bilgisayarlarıyla meşgul oldular. Ta ki kabin amirinin kokpite gelip “Neden hala inmiyoruz” diye sormasına kadar!
FAA (Federal Havacılık Dairesi) her iki pilotun da lisanslarını derhal iptal etti ve olabilecek benzer olayların önlenmesi için bültenler yayınladı.
Sevgiyle Kalın!
Devam Edecek…
