YAZARLAR
HELİKOPTER
08.03.2021
Yıl 2000..
Star gazetesinde çalışıyorum..
Hedefim, Doğu’da askerliğim süresince de tanık olduğum kara havacılığın akrobatları aratmayan pilotlarının kalbi olan Ankara Kara Havacılık Okulu’na girip nasıl yetiştirildiklerini anlatan, ayrıntılı haber yapmak.
Genelkurmay’a yaptığımız izin başvuruları uzunca bir süre sonra sonuç verdi ve kolları sıvadık.
Kara pilotlarımızı, ülke güvenliği için inanılmaz şartlarda inanılmaz uçuşlar yapan benzersiz kahramanları, 2 gün ve gece boyunca orada yakından tanıdım.
Dünyanın en çok operasyon yapan Amerikalı helikopter pilotlarını bile kıskandıran üstün yeteneklerine yakından tanık oldum.
O iki günde ilk fark ettiğim en belirgin özellikleri; Nerede uçuyorlarsa, o bölgeyi avuçlarının içinden daha iyi tanımaktı.
Mesela o arkadaşlardan biri, bize verilen brifingte Ankara’da uçuş yaptıkları güzergahta elektrik ve yüksek gerilim hatlarının sayısını ve aralarındaki mesafeyi şak diye söylemişti.
Bu örneği vermemin nedeni çok açık; Askeri helikopter pilotlarının görev yaptıkları bölgeler aşağı-yukarı bellidir ve oralardaki tüm yükselti, yüksek gerilim hattı, dağ-tepe, mania, helikopter uçuşunu tehlikeye sokabilecek aklınıza ne gelirse hepsini elleriyle koymuş gibi bilirler.
Çünkü iyi bilirler ki, o bölgede hava çok değişkendir ve bir anda tüm görüş kapanabilir. İşte o anlarda hayatlarını bu ezberledikleri coğrafya kurtarır.
O yüzden ilk öğrendikleri, hatta beyinlerine kazıdıkları uçtukları alanlardaki manialardır.
Aslına bakarsanız bu olgu helikopter pilotlarının ruhunda vardır ve kim ne derse desin helikopter pilotluğu her zaman farklı bir yetenek ister.
Bu tanıklığım 20 yıl önceydi. Aradan geçen bunca zaman sonra tecrübeler aktarıldı, eğitimler daha da gelişti. Günümüzde bizim pilotlarımız dünya ölçeklerinden çok çok daha iyiler.
Şimdi, kazanın olduğu yerdeki fotoğraflara bakıyoruz, hiçte öyle anlatıldığı gibi sarp dağlık bir arazi değil.
Üstelik görüş ne kadar bir anda kapatmışta olsa, bizim kara helikopter pilotlarımızın yalayıp yutacağı cinsten.
Helikoptere bakarsak; Bizdeki kazalar da Sikorsky’ler 17 kazayla açık ara öne çıkarken, Cougar’ların 4 kazası var.
TSK’da kullanım şeklinde Sikorsky’den öne çıkan farkıysa, özellikle yüksek rütbelilerin askeri alanda daha çok VIP olarak kullandığı türden, iyi bir helikopter.
Öyle bahsedildiği gibi konserve kutusu filan da değil. Üstelik bu helikopterde TUSAŞ’ın geliştirdiği HETS (engel tespit sistemi) de bulunuyor.
Dünyaya bakarsak, bugün Kuzey Kutbu’nda da Güney Kutbu’nda da uçuyor, son derece değerli bilim insanlarını taşıyor.
Okyanusun ortasındaki petrol platformlarına mühendisleri götürüp-getiriyor. Askeri alanda dünyanın kuzeyinde, güneyinde, doğusunda, batısında görev yapıyor.
E, buda böyleyse eğer havada dümdüz uçan bir helikopter neden düşer?
Teknik sıkıntı yaşandıysa kurtulma şansı bildiklerinizin çok ötesinde, helikopter de her zaman daha yüksektir.
Tepesindeki pervanesi (ana rotor) dursa bile, kendi dönüş ivmesiyle güvenli şekilde iner, hele zemin karla kaplıysa bu çok daha yumuşak olur, içindekilerin kurtulma şansı her zaman vardır.
Bu kural sadece Cougar’a ait değil, tüm helikopterlerin imalat kuralıdır.
Ama bir noktası var ki, sıkıntı ordaysa astronot bile olsanız yapabileceğiniz bir şey yok gibidir.
O da cümle alemin bildiği kuyruk (rotoru) pervanesidir. O durdu mu, helikopterde hayat durur, ya da işler aşırı derece zorlaşır.
Sonrası kendi etrafında dönerek düşüştür ve çoğunlukla kaçınılmazdır.
Enkaz alanındaki fotoğraflara bakın bakalım ne göreceksiniz?
En bütün parçası kuyruğu ve sol yatay stabilizesi (kanatçık) olan ve geride kabin diye bir şeyin kalmadığı Cougar.
Hava kazalarında birinci haberci her zaman ilk fotoğraflardır, çok önemlidir. İşin yarısının cevabını o verir.
Diğer yarısıysa, hele birde içinde yüksek rütbeli subaylar varsa, kritik bir uçuşsa, nasıl ve neden olduğunun cevabını “gerçekçi” bir şekilde aramaktır ve cevaplar da bulunur.
Nedeni bilinmeyen hiçbir irili ufaklı havacılık kazası yoktur. Öyle ya da böyle tespit edilir. Teknik açıdan bir dümen çevrildiyse dahi çıkar.
Havacılık kazalarında bu kuralı şimdiye kadar tek bir istisna bozdu.
O da MH370 kazası.
8 Mart 2014’de Malezya Havayolları’nın koca B777 yolcu uçağı kalktıktan 38 dakika sonra içindeki 239 kişiyle yok oldu.
Bu güne kadar dünyanın dört bir köşesinde arandı. İzine bile rastlanmadı.
Sonuç; Bu kaza “hava koşulları, pilotaj, vesaire-vesaire..” diye açıklanırsa, inanmam.
Hepinize iyi uçuşlar olsun..
