YAZARLAR
İŞ NEREYE GİDİYOR?
08.06.2020
Yeni normalleşme dönemini yaşadığımız şu sıralar, ülkeler de sınır ötesi uçuşlar için çeşitli önlemlerle hazırlanmaya çalışıyor.
Yurt dışındaki havalimanlarının önlemleri konusunda henüz bir bilgimiz yok fakat İstanbul Havalimanı gördüğüm kadarıyla bütünüyle hazır durumda.
TAV ve Sabiha Gökçen’in aldığı önlemler de bize yapılan ayrıntılı açıklamalara göre İstanbul Havalimanı’ndan farksız.
Kısaca; Türkiye’deki uluslararası havalimanlarından herhangi birine girdiğinizde eğer o ana kadar farkına varmadan virüs semptomları taşıyorsanız, o halde uçağa binmeniz imkansız gibi görünüyor.
Alınan önlemler öylesine yoğun ki, uçağın kapısına geldiğinizde neredeyse ameliyathaneye girebilecek düzeyde dezenfekte edilmiş oluyorsunuz.
Çünkü bu hazırlıkları yapanlar uçakta sosyal mesafenin mümkün olmadığını bildiğinden, kurallar gerçekten acımasızca konulmuş ve uygulanıyor.
Önlemlerin hedef kitlesi ise dediğim gibi virüs semptomlarını taşıyanları avlayabilmek.
Açıkçası beni tanıyanlar bilir. Bu tip incelemelerimi davet edilerek değil, havalimanından sıradan bir yolcu gibi geçerek yaparım. Her detayı incelerim, gösterilmek isteneni değil istediklerimi görürüm ve gördüğüm kadarıyla artık gönül rahatlığıyla yurt içinde uçabilirim.
Yurt dışındaki belli başlı meydanların hazırlıklarının ise nasıl olduğu, hangi aşamaya gelindiğini henüz kağıt üzerinde bile olsa bilmiyoruz.
Kesin olan şu; Yeni dönem uçuşlarına en hızlı ve en sıkı hazırlanan biziz.
Peki, uluslararası seyahatlere ülkeler hazır olduğunu kanıtlasa bile, diğer ülkeler “değilsin kabul etmedim” derse ne olur?
Bunu diyebilirler mi?
Derler.
Mesele solunum yoluyla bulaşan virüs olunca önlemler istenilen boyuta çekilebilir.
Ülkeler bunu çıkara dönüştürebilir mi?
Kesin.
İlk örneğini ise Almanya’dan gördük.
Almanlar geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada 15 Haziran’dan itibaren uçuşlarını Türkiye hariç 31 ülkeye yapacağını duyurdu.
Uçuş kısıtlamalarını kaldırdığı AB ülkelerinin arasında Avrupa’da koronovirüs’ün merkezi konumunda olan İtalya, İspanya ve Fransa’ya, başbakanlarının bile virüse yakalandığı İngiltere’ye bile kapıları açtı Almanya.
Peki Türkiye neden yasaklı?
Bütün dünya Türkiye’nin bu korona illetiyle (sağlık açısından) en sıkı mücadeleyi veren ülkeler arasında olduğunu kabul etmesine rağmen, Almanya neden 31 ülke arasına almadı?
İşte çıkardan kastım bu. İstemedikleri ülke vatandaşlarını veya sıkı rakip gördükleri havayollarını ülkelerine sokmama konusunda farklı nedenlerle direnebilirler.
Seyahat özgürlüğü insanoğlunun varlığıyla eşit. Ülkeler yeni döneme geçişte daha adil olmak zorunda. Akıl dışı alınan kararlar insanların seyahat özgürlüklerini de elinden alır, ekonomilerini etkiler. Bunda da çıkar ve kasıt aranır.
Çünkü Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas açıklamasında, “Kararı almak hiç de kolay olmadı” diyerek, attıkları adımda ilgili ülkelerde koronavirüs salgının büyük ölçüde kontrol altına alınmış olunmasının etkili olduğunu söyledi.
E şimdi, Türkiye’nin verileri de ortada. Hangimiz daha iyiyiz?
Huzur evindeki yaşlılarını bile ölüme terk eden Avrupa ülkeleri mi, yoksa hasta her insanı hayatı pahasına yaşatmaya çalışan Türkiye mi?
Aslında Almanya, İtalya, İspanya, Fransa, İngiltere düşünmeliydi acaba Türkiye bizden gelecek uçuşlara kapılarını açacak mı diye.
O çoğu basık tavanlı, normal şartlarda bile pis olan havalimanları, defalarca inip binmek zorunda kaldığınız terminal asansörleri, ağırlıklı olarak Asya uçuşlarının aktarma yaptığı Hub’lar, nasıl olacak?
Hangi tedbirlerini açıkladılar?
Şu ana kadar hiç.
Türkiye ise havalimanı hazırlıklarını sadece yerel değil, uluslararası ajansları bile davet edip tek tek gezdirerek anlattı ve anlatmaya devam ediyor.
O nedenle Türkiye dışındaki hiçbir uluslararası havalimanının “şimdilik” bizden daha hazır ve güvenli olduğunu düşünmüyorum.
Artık net olan şu; Dünya 3 ay önceki dünya değil, asla da olmayacak.
Her şey inanılmaz bir hızla değişiyor, yeni dünya düzeni kuruluyor ve işin nereye gittiğiyse belli değil.
Hepinize iyi uçuşlar olsun..