YAZARLAR

O ÖDÜLLER BOŞUNA GELMİYOR..

17.03.2025

İşimiz gereği dünyanın çeşitli noktalarına gidiyoruz, ilk karşılaştığımız yerde o şehrin havalimanı..

Bunu deneyimleyen arkadaşlarda hak verecektir, ilk intiba denilen şeyi gittiğiniz şehrin havalimanına ayak bastığınız anda hissedersiniz.

O nedenle ayrı bir önemi vardır havalimanlarının.

Hele birde bunu standarda bağlayıp, düzenli aralıklarla gittiğiniz şehirlerdeki havalimanında neyin yolunda gidip gitmediğini çok net fark edersiniz.

Tüm unsurlarıyla 2020’nin son aylarında hizmete giren, tam adıyla Berlin Brendenburg Willy Brandt Havalimanı, Avrupa’da bir türlü adam olmaya niyeti olmayan havalimanlarının başında gelir.

Üstelik henüz 5 yaşında ve Almanya’nın başkentinin havalimanı olmasına rağmen, Avrupa’da giriş yapılacak en kötü havalimanları listemde açık ara birinci sırada yer alır.

Nedeni çok basit..

Çünkü gelen-geçen yolcunun havalimanlarından beklentisi genel olarak çok basittir.

Hızlı giriş-çıkış, vakit varsa hoş zaman geçirmek için uygun ortamlar, tiryakiler için “insani” sigara içme alanları ve tabi ki olmazsa olmazı şık bir terminal beklenir.

Bu bir tesadüfmüdür, yoksa özenle mi yapılmıştır bilmem ama bu yukarıda saydığım beklentilerin tamamının olmadığı havalimanıdır Berlin Brandenburg.

Çok net söylüyorum; İstisnasız tüm Avrupa havalimanlarında bu olması gereken beklentilerinin bir-iki tanesini, hadi üç tanesini bile bir arada bulmanız imkansızdır.

Olması gerekenlerden biri-ikisi varsa, üçüncüsü kesinlikle yoktur.

Berlin’e yolu düşenler bilir, havalimanına indiğinizde pasaport kontrolünden geçmek için ortalama bir saati gözden çıkarın. Hele birde Qatar, Etihad, Emirates gibi çift koridorlu bir uçağın inişine denk geldiyseniz, yandınız demektir.

Terminal nasıl tasarlandıysa, sanırsın ki pasaport geçiş noktaları unutulmuş ve sonradan “hadi şuraya birkaç tane koyalım” demişler gibi bir havası var.

Ayrıca..

Kapı giriş memuru olduğunu unutan polislerin “ben bu ülkenin kralıyım” havasıyla sizi terletmeye kalkışması yok mu..

Üstelik..

O arkada yaşanan ve kaosa dönen uzun kuyruktan sonra bu havayla karşınıza çıkmaları, tadından yenilir gibi değil.

İşinizi bitirdiniz, şehrin her noktasından şahane diyebileceğim tek unsuru olan demiryolu ulaşımıyla geldiniz havalimanına, çıkış yapacaksınız.

Henüz beş yıllık yep yeni havalimanı tasarlanırken yine unutulan önemli bir unsur burada da sizi bekliyor.

Elinizde valizler üç kat yukarı çıkacaksınız fakat sınırlı sayıdaki asansörleri kullanmanız imkansız olduğu gibi, yürüyen merdivenle çıkayım derseniz bu dafa da merdiven kuyruğuna girmek zorundasınız.

Bırakın bizim havalimanlarını, AVM’lerde bile katlar arasında ikişer adet yürüyen merdiven yada asansör bulursunuz.

Almanya’nın başkentinin havalimanında ise sadece bir adet merdiven ve asansör mevcut.

Bu barajları aştınız ve girdiniz terminale..

Becerebilirseniz havalimanı uygulamasından hangi saatte geçeceğinizi belirterek randevu oluşturup hızlıca geçebildiğiniz bir bölüm var. Fakat bunu becerebilen yabancı ziyaretçi sayısı yok denecek kadar az.

Genel çıkışta yer alan güvenlik kontrol noktası, girişteki eziyet noktasıyla yarışır durumda. Çok net söylüyorum (derme çatma gibi olmasına rağmen) dünyanın en kuzey ucundaki Svalbard Havalimanı’ndan bile çok daha hızlı girip-çıkarsınız.

Devam edelim..

Tüm eziyetlerden geçtiniz, terminalde oturup bir şeyler yiyip-içeceğiniz tek bir kafe var.

Havalimanı açıldığından bu yana İtalyan bir aile işletiyor ve boş masa bulursanız kafedeki -sınırlı- ürünlerle kendinizi avutabilirsiniz.

Ayrıca İtalyanlar genelde neşeli insanlardır fakat bu İtalyan aile ne hikmetse, gittiğim her defasında müşterilerine bedava hizmet veriyormuş ve artık bıkmış-usanmış havasında çalışıyor.

Ve gelelim zurnanın zırt dediği noktaya.

Tiryakiler için öyle bir sigara içme alanı var ki, içtiğin sigaradan nefret edersin. Sigara yakmayıp odada bir dakika kadar durmaya dayanabilirsen, çok sayıda değişik marka sigarayı aynı anda içmiş oluyorsun.

Yalnız burada Berlin’in hakkını yemeyeyim çünkü Milano Malpenza, Avrupa’nın en kötü sigara salonu sıralamasında birinciliği Berlin’den alır.

Şimdi..

Bu saydıklarımın hepsini alt alta koyun çekin çizgiyi ve kıyaslayın İstanbul Havalimanı’yla.

Hatta..

Alansızlığın yarattığı tüm imkansızlıklara rağmen Sabiha Gökçen’i de ekleyin yanına.

Tartışmayacağım konudur, Türkiye’nin havalimanları Avrupa havalimanlarını açık ara silkeleyip bir kenara atar.

İstanbul Havalimanı İGA’nın, gelen-geçen uluslararası yolcuların oylamasıyla neden üst üste birinci olduğunu çok net anlıyorsunuz.

Ha, Avrupa’nın hiç mi iyisi yok derseniz, kısmen Münih Havalimanı diyebilirim.

Her şeyde olduğu gibi iyisine alıştınız mı, kötüsü hiç çekilmiyor.

Hepinize iyi uçuşlar olsun..



Yazarın Diğer Yazıları