YAZARLAR
TAHAMMÜL SINIRI
13.08.2018
Geçtiğimiz hafta hakikaten ilginç bir olaya tanık olduk.
Şimdiye kadar “biz dahil” çeşitli ülkelerin havayollarının kokpitinde kavga edildiğini duyduk, bildik, yazdık.
Fakat böylesi ilk defa oldu.
Kokpitten, kokpite açık frekansta telsiz üzerinden neredeyse kavga boyutunda diyebileceğimiz münakaşa yaşandı.
Hepiniz okumuşsunuzdur.
Tekrar etmiycem ama ben en çok;
– “Bir problemin varsa çıkışta bekliyorum..”
– “Görüşelim canım, görüşelim. Çıkışa gel..” Kısmına hasta oldum.
Diyalogdan anladığımsa şu: “Çek sağa, in aşa” pozisyonu olsa arkadaşlar direk dalıcaklar.
Veya ellerinden gelse birbirlerinin kokpit camına pet şişe filan atıcaklar.
2000’li yıllara kadar “tadından yenmeyen” pilotluk mesleğinin bugün geldiği noktanın bence en kısa ve en çarpıcı örneğidir bu geçen hafta AHL’de yaşanan.
Aşırı yorgunluk, gergin sinirler ve işte sonuç.
Onca yıl dirsek çürüten, normalde insanlar yerde para kazanırken, onlar havada para kazanma yolunu seçebilecek kadar farklıyken, bir anda bu hale gelebiliyorlar.
İki teknoloji harikası uçağı kullanan iki harika yetenek, İstanbul trafiğinde bunalmış dolmuş şoförü modundalar.
Dedik ya, nedeni belli.
Yorgunluk.
Peki, emek harcanıp yorulmadan yapılan bir iş var mı bu dünyada?
Yok.
E burada farklı olan ne?
Bence fark şurada, insanların birbirine olan tahamülsüzlüğü gökyüzüne kadar çıkmış gözüküyor.
Hepinize iyi uçuşlar olsun..





