YAZARLAR
TC-LSK
11.11.2019
Türk Hava Yolları’na geçtiğimiz hafta katılan A321NEO serisi en yeni uçaklarından TC-LSK. Uçağın burnunda henüz ismi bile yok.
Teslimat sonrası yaptığı iç hatlarda yaptığı ilk uçuşlarından birindeyim.
17-F nolu koltukta yerimi aldım. Tercihimin özellikle bu sırada olmasını gerektiren nedenim Pratt&Whitney’in oldukça iddialı motorlarının bu uçakta kullanımda olması.
Bilirsiniz uçağın motor sesinin daha yoğun hissedildiği sıradır kanat üstü.
Bu uçuşta üç unsur radarımda olacak.
Birincisi; PW’nin “her ne kadar sorunlar da yaşasa da” yeni motorları.
Kalkış hazırlıkları tamam, kapı kapandı. Motor çalıştığı anda, çalıştığını hissetmemenizle birlikte başlıyor Pratt Whitney Pure Power 1133G-JM’nin farklılığı.
Çalışma anındaki sıfır titreşimi, olağanüstü sessizliği, takside de devam etti. Pist başındayız kulağım 1133-G’de.
Motorların maksimum hıza gelmesi oldukça kısa sürerken, sessizliğini kalkışta da bozmadı Pratt Whitney Pure Power.
Mühendis veya teknisyen olmanın gerekmediği, sık uçan dikkatli yolcuların bile fark edebileceği bu sessizlik gerçekten benden tam puan aldı. Kabin neredeyse yerdeymişçesine sessizdi.
İkinci unsur; Çil çil fabrika çıkışı kokan A321 NEO’nun yeni tasarım yerli üretim koltukları.
Müthiş olmuş.
Özellikle tek koridor uçaklar için tasarlanan yeni bussiness koltuklar, size dar gövdeli uçaklarda business farkını sonuna kadar hissettiriyor.
Eski stil ortada bir koltuk boş bırakarak kullanılan business’dan geriye eser kalmamış. Tam sınıfına yakışır, oldukça geniş ve rahat koltuklar olmuş.
Ekonomi sınıfıysa yeni tarzıyla gerçekten sınıf atlamış. Koltuklar farklı bir rahatlık kazanmış. Oturduğunuzda bunu çok net hissediyorsunuz.
Yeni geniş ekranlar, eski business sınıfın neredeyse iki katı büyüklüğünde ve çok net yayın gücüne sahip.
Yeni koltukların rahatlığı, business sınıfın ekran boyutları, ekonomi sınıfını müthiş rahatlatmış.
Ve üçüncü unsur..
Yaklaşık son 6-7 uçuşumda dikkatimi çeken kabin gerevlileri.
THY’nin son alımlarıyla işe başlayan arkadaşlar mıdır bilemiyorum ama hizmet kalitesinde bariz düşüş var.
Bu düşüş hizmet etmedikleri için değil, edemedikleri için.
İlk 1-2’sinde tesadüf mü dedim ama uzun olmayan aralıklarla yaptığım bu 7’nci uçuşumda da aynı manzarayla karşılaşınca çok da tesadüf olduğunu düşünmüyorum.
Bir galley’in başında üç kişi hizmet etmek için mücadele veriyor. Otokontrol sıfır. Biraz dikkatli yolcuların gözünden kaçmayacak türden.
Hele bir de servis anında bir şey istemeye kalkışırsanız, elleri ayakları birbirine dolaşıyor. Görüntüleri son derece toy. O gerekli güven enerjisini yolcuya yansıtamıyorlar. Üstelik bunları kapıdan girdiğiniz anda dibine kadar hissediyorsunuz.
Sanırım THY kabin eğitiminde sıkıntı var. Yada başka bir şey. Ben bunu bilemem ama her neyse bu sorun, yetkililerin acil masaya yatırması gerektiği türden.
Çünkü kabinin acemiliği-yetersizliği-yolcuya güven vermeyişi, artık direk göze batıyor ve yenilik peşinde koşan THY’ye yakışmıyor.
Hepinize iyi uçuşlar olsun..