YAZARLAR
ZITLARIN BİRLİĞİ
09.09.2024
İstanbul’un iki yakasında birbirinin tam zıttı iki havalimanı..
Avrupa yakasının medarı iftiharı İstanbul Havalimanı.
Bitmek bilmeyen ödülleri, temizliği, yolcu memnuniyeti, başarısı, artık her ay değil neredeyse 2 haftada bir Avrupalı havalimanlarını tuşa getiren kırdığı rekorları..
Öte yanda Anadolu yakasında içinden çıkılamaz bir Sabiha Gökçen Havalimanı..
Yolcu sayısında rekor kırmakta geri kalmasa da, kategori olarak düzenlense dünya genelinde en kötü havalimanı arasında (iyi ihtimalle) ilk 5’e gireceği kesin bir havalimanı.
İkinci pistiyle (açılalı 9 ay olmasına rağmen gün doğumu-gün batımı hizmet veren) biraz daha hareketlenen uçuşlar, terminali de hareketlendirdi.
Mevcut haliyle zor başa çıkılan terminal kalabalığı, şimdi kendini 2’ye 3’e katlamış vaziyette.
Şöyle izah edeyim..
Dünyanın her yerinde havalimanları diğer ulaşım alanlarına göre daha medeni, daha konforlu yerler olarak bilinir.
Sabiha Gökçen’de bu durum maalesef değişiyor, hatta söz konusu bile değil.
Ve hatta..
Otoparkın yetersizliği nedeniyle muhtemelen dünyada “aracınızla gelmeyin” diye uyarı yayınlayan tek havalimanı.
Girdiniz terminale.. (Kapı önünden bahsetmek bile istemiyorum..)
Bir anda daracık bir alanda 10 binlerce insanın aynı anda hareket etmeye çalıştığı kaotik bir ortama hoş geldiniz.
Çılgın bir koşturmaca.
Aslında tam olarak yazarsak; Koşturmaya çalışmaca.
Çünkü kalabalıktan koşturacak alan bile bulamıyorsunuz.
Sürekli uzayan check-in, pasaport kuyrukları derken, son güvenlik noktasından sonra (vaktiniz kaldıysa) free shop’a uğrayayım derseniz..
Hani insanların havalimanlarında en çok vakit geçirmekten hoşlandıkları gümrüksüz alış-veriş mağazasına..
Burada da durum tam tersi işliyor.
Dar alan, aşırı kalabalık sizi girdiğiniz gibi geri çıkarıyor. (Geliş katındaki free-shop’tan hiç bahsetmeyeyim..)
Karnınız aç diyelim bir iki bişey atıştıracaksınız.
Denemeyin bile..
Ortamın kalabalıklığından doğan özensizlik iştahınızı anında kilitliyor.
Peki hiç mi iyi tarafı yok Sabiha Gökçen Havalimanı’nın derseniz..
Çok şükür ki var..
Sadece üç adetle sınırlı (ikisi dış hat, biri iç salonlarında) olmak üzere Plaza Premium’un işlettiği özel salonlar burada nefes almanıza yardımcı oluyor.
Aslına bakarsanız 10 adet ayrı özel salonu bile rahatlıkla kaldırabilecek kalabalığa hizmet veren üç salon bu.
Yoğunluğu hiç yabana atılır gibi değil ama yinede rahat nefes alabiliceğiniz tek üç nokta burası.
Şunun da altını kalın bir şekilde çizelim.
Bu olumsuzlukların sorumlusu havalimanı işletmesi değil.
Hatta..
Bana göre her gün şapkadan tavşan çıkaran bir işletme var Sabih Gökçen’de.
Böylesi dar bir alanda bu kalabalığı çekip çevirmek için gerçekten sihirbaz olmak lazım.
Her bir köşesinde 24 saat hizmet veren bu arkadaşların çabası o arı kovanı gibi terminalden insanların sorunsuz geçmesini sağlıyor.
Tüm bu sorumsuzluğun sorumlusu kim derseniz..
İstanbul’un tam anlamıyla kabına sığmayan İSG’de yaşananları görmezden gelen otoritelerdir tek sorumlusu.
İSG’nin çığlığını duymamaya daha ne kadar inat edecekler bilmiyorum ama zincirin halkası bir koparsa işte o zaman tek sorumlusu da onlar olacaktır.
Zıtların birliği neye benziyor derseniz, İstanbul’un iki yakasındaki havalimanına bakmanız yeterlidir.
Hepinize iyi uçuşlar olsun..