YAZARLAR
AT İZİ, İT İZİ..
31.01.2022
Bilirsiniz..
Maç 90 dakika sürer. Bitiş düdüğüyle beraber tüm tv’lerde 90 bin dakika boyunca o maç için programlar yapılır.
Aslında herkes izlemiştir, neyin ne olduğunu taraftarlar görmüştür ama bu bir sektördür, bir sürü insan bu herkesin görüp bildiği mevzu üzerine konuşarak ün ve para kazanmaya çalışır.
Son bir haftadır İstanbul’da yaşanan da tam olarak budur.
İstanbul Havalimanı 29 Ekim 2018’de resmi olarak açıldı.
İlk kar ve çetin hava sınavını geçtiğimiz hafta verdi.
Aslına bakarsanız oldukça şanslıydı İstanbul Havalimanı. Tam olarak 3 yıl 3 ay boyunca sakin diyebileceğimiz kış ayları geçirdi.
Ve 24 Ocak pazartesi günü kar (beklendiği gibi) geldi, İstanbul’da hayatı felç etti. O günde tüm İstanbul’un sokağa çıkası varmış gibiydi.
Son iki haftadır yaşanan sakin trafik nedense saat-saat yapılan tüm uyarılara rağmen pazartesi günü kendini sokağa dökmüştü, olanlar oldu.
Neyse, biz sokağı bırakıp havalimanına dönelim..
Bakın şunu baştan konuşalım; Havalimanları yaz sıcağında da zordur, kış soğuğunda da.
Nereye yapılmış olursa olsun sıcağı da, soğu da, rüzgarı da, sisi de çok farklı yaşar.
İstanbul Havalimanı’nın yaşadıkları da tam olarak budur. 2 gün boyunca böylesine vahşi bir kar sağanağı yaşayan aynı ölçekteki havalimanı Arabistan çölünde de olsa, durum değişmezdi.
Şunu herkes çok net anlamalı artık; Atatürk Havalimanı (büyümüş) mevcut haliyle bile başta THY olmak üzere, tarifeli-tarifesiz yolcu uçakları için son kullanma tarihini çoktan aşmıştı.
İniş için havada, kalkış için uçak içinde beklenilen saatleri hatırlayın..
Uçakların buzlanmayı önleyici sıvı (de-icing) kuyruklarında 2 saati geçen bekleyiş sonrasında tekrar yakıt almak zorunda kaldıklarını, sonra tekrar aynı kuyruğa girdiklerini..
AHL’de de sıklıkla yaşanan kış şartlarında uçuşlar durduğunda, inen uçaklar park yeri bulamadığı için, genel havacılık terminaline park edilip, 500 metre ilerde uçakta otobüs beklemekten çılgına dönen yolcuların birbirinin boğazına sarıldığını..
Normal şartlarda bile inişlerde dakikalarca havada tur atılırken, kar-lodos şartlarında Marmara hava trafiğinin E5 trafiğini geçtiğini, uçakların İzmir, Ankara, Antalya’da yolcu yatırdıklarını..
Apronda ve havada bütün bunlar (fazlasıyla) yaşanırken, yine normal şartlarda terminale sığmayan yolcuların, kar-yağmur-lodos şartlarında balık istifine dönen AHL terminalinde kontuar çalışanlarını linç etmeye kalktıklarını ve bunun her olumsuz hava şartlarında yaşandığını unutmayın.
Hatırlatmak istediğim sadece havalimanı şartlarıdır.
Türkiye’de hiç başıma gelmedi ama Atlanta, Frankfurt ve New York JFK’de benzer şartlarda kalmışlığım vardır, muhtemelen içinizde kalanlarda vardır.
Çok net söyleyeyim adamın suratına bakmazlar orada. Neyiniz varsa onunla baş başa kalırsınız, kaldım da.
Bedava internet bile vermezler, oradaki esnaftan (karton) bile isteyemezsiniz, paranız varsa karnınızı doyurursunuz veya uçtuğunuz havayolu insaflıysa bir sandviç verir, havalimanı işletmesi için siz havayoluna aitsinizdir, o dışarıyla ilgilenir.
Şimdiye kadar kaç kez manşetlerimize taşıdık bilmiyorum bile ama bu durumlar sıklıkla yaşanır özellikle ABD ve Avrupa’da, bir anda 20 bin iptal uçuşla başlar rakamlar, rekorlar kırılır, günler değil haftalar sürer toparlanma.
Havayolları da, havalimanları da nefret eder bundan, ama “doğa”dır söz konusu olan, en olumlu yerdeki havalimanını bile dize getirir.
Şimdi gelelim İstanbul Havalimanı’na..
Yeri yanlıştı, İstanbul’un kuzeyiydi (AHL sadece güneyde olduğu için bile defalarca trafik kesti), vs. gibi lafların zamanı 7 yıl geride kaldı.
Bu sorular tekrar sorulacaksa, Binali Yıldırım’a sorulmalı.
İstanbul Havalimanı en zor sınavından geçti.
24-25 Ocak’ta; 25 bin yolcuya ev sahipliği yaptı, birçok hizmeti ücretsiz verdi, (THY dağıttı mı bilmiyorum) sadece İGA, Kızılay-valilik koordinasyonuyla 60 bin kumanya, 3 bin 750 adet battaniye, 50 bin şişe su (ayrıca terminalde ücretsiz içilebilir su çeşmeleri de var) dağıttı.
İnternet erişiminin sınırlamasını kaldırdı ücretsiz yaptı, yeme içme alanlarında %30 indirim yapıldı.
Yardım terminal dışına da çıktı..
Havalimanı istikametinde yolda kalanlar, camiye sığınanlar için 2 bin kumanya dağıtıldı.
Görüntülere yansıyan bagaj bantlarında yatan yolcular, koltuklara, buldukları her kıvrılacak ortama kapağı atanlar, dünyanın her yanında göreceğiniz en doğal fotoğraflardır, o şartlarda havalimanını havalimanı yapan da budur zaten.
Ama bir şeyi ilk defa bende burada gördüm..
Kimin aklına geldiyse tebrik etmek lazım, gitti bir dükkandan karton buldu, onu gören takip etti bulunabilen bir kaç karton yere serildi.
Tamamen zeki bir yolcunun fikri “rezalet, yolculara karton dağıtıldı” diye aktarıldı..
İstanbul Havalimanı’nın batısında 6 km mesafedeki kargo bölümünde THY’nin antreposunun çatısı çöktü, “İstanbul Havalimanı’nın çatısı çöktü” diye aktarıldı.
İş ortaya çıkmasına rağmen, İGA “bizim bir alakamız yok, THY’nin İspanyol şirkete yaptırdığı deponun çatısı bu THY’ye sorulmalı” demesine rağmen, hafta boyu “İstanbul Havalimanı’nın çatısı çöktü” diye anlatıldı, bilmeyenler terminal çöktü zannetti.
İstanbul Havalimanı’nı dün, o gün, bugün ve yarında girdiği sınavlarda bırakacak olan tek eksiği metro dur.
Metrosuz havalimanı olmayacağını bütün dünya bilirken, bizde 7 yıl önce inşaatı başladığında da bilinmedi.
3 yılda bitirilen havalimanın inşaat başladığından bu yana 7 yılda metro gelmedi.
Bu hengamede havalimanında kalmak istemeyenler metro alternatifini kullanamadı, sorunun ana kaynağı sorgulanmadı.
Kadri Samsunlu yaşananları İsmail Saymaz’a anlatırken “karın temizlenmesi için 90 bin kamyon hareketine ihtiyaç var” dedi, İsmail Saymaz “karın temizlenmesi için 90 bin kamyon lazım” diye aktardı.
Hemen İstanbul’un ardından benzer hava dalgası Atina’da ortaya çıktı.
Havalimanında uçağı şaha kaldırdı, 3 gün geçti haftanın son gününde bile şehir kendine gelemedi, halen elektriğin kesik olduğu binlerce hane var, kar nedeniyle kilitlenen otoyolun işletmecesi istifa etti. Ama yine takip ettiğimiz kadarıyla kimse birbirini yemedi.
Yazıyı yayına verdiğimiz sırada ise her kış olduğu gibi ABD’de New York’unda bulunduğu doğu yakası kar fırtınasıyla boğuşmaya başladı, iptaller 10 bin uçuşla kapı açtı.
Sonuç..
İktidar İstanbul Büyükşehir Belediye’sine yüklendi, muhalefet İstanbul Havalimanı’na.
İstanbul Havalimanı için söylenenler de, İstanbul Belediyesi’nin geçtiğimiz yaz, kendisinden ta 750 km uzaktaki yangına su taşırken, 2 günlük kar baskınının altından kalkma çabasını görmemek, düşmanlığa dönüştürmenin adı “siyaset”tir.
O nedenle sevmem.
İnsanı insan olmaktan çıkarır.
At izini, İt izine karıştırır.
Yalan üstüne kurulur.
En soğuk havadan bile soğuktur..
İstanbul ve İstanbul Havalimanı siyasetin gündeminden çıkmalı ve o metro biran önce havalimanına ulaşmalı.
Ve..
Atatürk Havalimanı’nın ana pistini işgal eden o ucube hastane oradan hemen kaldırılmalı, havalimanı özelliği asla bozulmamalıdır.
Yoksa bu kayıkçı kavgası her iklimde yaşanır, insana ö dedirtir.
(Bu arada İlker Aycı’yı da unutmayalım, güle güle İlker Aycı.)
Hepinize iyi uçuşlar olsun..